Acil servislerin durumunu anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Yüz yirmi milyon yıllık başvuru yapılan bir birimse her an konuşulmayı hak ediyor.
Bir de sayı dışında işin niteliği var; birçok kritik durumun yaşandığı, sevdiklerimizin hayatının söz konusu olduğu birimler, acil servisler. Bunu herkes biliyor. Durum ortada. Günde 2 bin hastanın başvurduğu bu birimlerde kimse çalışmak istemiyor. Hiçbir branş doktoru acil serviste çalışmak istemiyor. Nöbet yazılanlar mahkemeye başvuruyor ve anlı şanlı mahkemeler de farklı branşların acil serviste nöbet tutmasını uygun görmüyor.
Peki, tıbbın bel kemiği olan, olmasalar hayatın felç olacağı bu birimlerde kimler çalışacak? TUS kadrolarında en az tercih edilen branş liderliğini acil tıp kimseye bırakmıyor. Bu durumda acil tıp sorunları derhal masaya yatırılmalı ve gece gündüz çözüm üretmek için çalışılmalı.
Sağlık Bakanlığı da bu işin farkında, sürekli komisyon kurup(!) çalıştay(!) yapıyor, iyileştirme çabalarına giriyor. Bazı sağduyulu bürokratların çabasıyla maddi koşullarda ciddi bir iyileştirme yapıldı, ancak yeterli çözüm olmadı. Tedavi tam yapılamadı, çünkü teşhis doğru konmuyor ve semptomatik tedavi yapmaya devam ediyoruz. Risk ve stres katsayısı çok yüksek bir çalışma ortamı var. Dahası, en önemlisi birçok branşta özel muayene imkânı varken bu acil tıbbın en önemli farklarından. Siz diğerleri gibi özel muayene yapamıyorsunuz ve bu ciddi bir dezavantaj uzman hekimler için. Bu durumda maddi şartlara da farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekiyor.
Acil tıp zor bir uzmanlık alanı. Çok ihtiyaç var ve talep az ise o hâlde bunu cazip hâle getirecek her türlü tedbirin alınması gerekiyor. Bu konuda gelişmiş ülkelere göre önemli bir fark da yan dal uzmanlığı. Bizde acil tıp uzmanlık eğitimi birçok ülkeden daha önce başladı. Ancak bizden sonra başlayan pek çok ülkede yan dal uzmanlığı varken bizde hiçbir yan dal uzmanlığı yok. Peki, neden? Bakanlık yetkililerinin bakış açısı: Acil tıp uzmanına ihtiyaç varken yan dal yaptıramayız. Bu sağlıklı bir bakış açısı mı? Oysa biz acil tıp camiasının içindeki kişiler olarak böyle bir durumun, yani yan dal uzmanlığının acil tıbbın tercih edilmesinde çok olumlu etkileri olacağını biliyoruz. Sırf bazı bakış açılarıyla bilimsel bir gerçeği uygulamamak nasıl bir muhakeme yeteneği…
Acil tıbbın yurt dışında toksikoloji, spor hekimliği, yoğun bakım, travma, acil pediatri gibi yan dalları var. Fakat bunların hiçbiri olmadığı gibi, bunu yapmak için hiçbir çaba da yok. Ülkemizde yan dallar sorunlu bir konu ve lobi faaliyeti olmaya devam ediyor. Bu ise bilimsel gerçeklerden çok uzak. Örneğin; yoğun bakım yan dalını bir inceleyelim. Çünkü yakın geçmişte yan dal oldu. Sadece bazı branşlara bu hak tanındı. Enfeksiyon, nöroloji, dâhiliye, anestezi vs. Yurt dışında, örneğin; ABD ve Kanada’da acil tıp uzmanları yoğun bakım uzmanlığı yapabiliyor. Ülkemizde ise enfeksiyon hastalıkları uzmanları yoğun bakım uzmanlığı yapabilirken acil tıp uzmanları yapamıyor. Gerçekten yoğun bakım hastalarıyla ilgilenen intaniye uzmanı sayısı kaç, yoğun bakım ile ilgilenen acil tıp uzmanı sayısı kaç? Peki, bu enfes yargıya hangi üst akıl sahibi hangi saikle ulaştı?
En önemli sıkıntılarımızdan biri bu: Yanlış yorum yeteneği üst düzeyde olan kişilerin en yetkin yerlerde olması.
Bir de karar verirken adil olmak yerine, bana ve taraftarıma nasıl yararlı olur, saiki var. Nitekim yoğun bakım uzmanlığı diğerlerine üç yılda verilirken, bir branşa iki yılda uzman olma hakkı tanındı. İşin içinde olan herkes, bu uygulamanın adil olmadığı gibi o branştan birçok kişi için de yabancı bir konu olduğunu biliyor. Peki, neden iki yıl oldu? Çünkü karar mercisinde bulunan kişi o branştandı ve ucuz siyaset yapıyordu. Sonra görevden alındı ama camiasına diyetini ödemiş oldu ve yaptığı bilimsellikle âdeta dalga geçen uygulama onun izi olarak bize kalmış oldu.
İşte maalesef ülkemizde yan dal politikaları böyle. Ve yıllar geçti ama acil tıp için yan dal yok… Hem de en çok teşvik edecek konu olmasına rağmen…
Bu yazı 02.05.2016 tarihinde Medimagazin'de yayımlanmıştır.